Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
- Please leave my things as they are.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Eğer su olmasa canlılar yaşayamaz.
- If it were not for water, no living things could live.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.