can sıkıcı

listen to the pronunciation of can sıkıcı
Türkisch - Englisch
boring

Tom was boring, but Mary wasn't. - Tom can sıkıcıydı, ancak Mary değildi.

annoying

My parents keep arguing about stupid things. It's so annoying! - Ailem aptal şeyler hakkında tartışmayı sürdürüyor. Bu çok can sıkıcı!

It's really very annoying. - Bu gerçekten can sıkıcı.

embarrassing

Something embarrassing happened last week. - Geçen hafta can sıkıcı bir şey oldu.

It was really embarrassing. - O gerçekten can sıkıcıydı.

tedious

They are weary of their tedious work. - Onlar can sıkıcı işlerinden dolayı bitkindiler.

chippy
worrisome
bothersome

Why are women such bothersome creatures? - Kadınlar niçin böyle can sıkıcı varlıklardır.

soulless
worrying
boring, dull, dreary, bothersome, worrisome
disagreeable
sullen
displeasing
vexatious
provoking
aggravating
soul destroying
unexciting
painful

At times, he suffered from a painful headache. - Zaman zaman can sıkıcı baş ağrısı çekti.

That's got to be painful. - Bu can sıkıcı olmalı.

troublesome
annoy

It's annoying when people make out at work. - İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.

It's really very annoying. - Bu gerçekten can sıkıcı.

irksome

He has an irksome personality. - Onun can sıkıcı bir kişiliği var.

offending
dull

That type of person is dull. - O tip bir kişi can sıkıcıdır.

tiresome

Your friend is tiresome. - Arkadaşın can sıkıcı.

{i} bore
blah
depressive
prosy
hellish
humdrum
heavy-handed
soul-destroying
dreary
teaser
galling
sombre
{i} vexing
somber
prose
can sıkıcı biçimde
annoyingly
can sıkıcı konuşmak
prose
can sıkıcı tip
pain in the neck
can sıkıcı tip
humdrum
can sıkıcı öğüt
jaw
cansıkıcı
ponderous
cansıkıcı
provoking
yorucu, üzücü, can sıkıcı
exhausting, upsetting, frustrating
Türkisch - Türkisch
Üzüntü yaratan, üzücü
can sıkıcı
Favoriten