Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.
- At last a good idea struck me.
Gerçekten güzel bir tadı var.
- This sure tastes good!
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
- Eating fish is good for your health.
Sanırım bu kitabı okumanız yararlıdır.
- I think it's good for you to read this book.
Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.
- I want to live as long as I can stay in good health.
Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.
- Fresh air is necessary to good health.
Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.
- The individual does not exist for the good of the State.
Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
- Tom should quit for the good of the agency.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
- You didn't do a very good job, I said.
Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.
- I made a good profit by selling my car.
Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
- It's good for your health to get up early in the morning.
Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.
- Smoking is not good for the health.
Onlar çok çok iyiler.
- They're very, very good.
Tom ve Mary birbirlerine karşı iyiler.
- Tom and Mary are good for each other.
Tom'un sağlam bir el sıkışması var.
- Tom has a good firm handshake.
Endişelenme. Eminim, Tom'un henüz burada olmamasının sağlam bir nedeni var.
- Don't worry. I'm sure there's a good reason why Tom isn't here yet.
Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
- A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
Bilimsel bilginin her artışıyla insanın kötülük için gücü iyilik için gücü gibi aynı oranda artırılır.
- With every increase of scientific knowledge, man's power for evil is increased in the same proportion as his power for good.
Tom notasız piano çalmada oldukça iyidir.
- Tom is pretty good at playing piano by ear.
Tom'un köpeği oldukça iyi bir yüzücü.
- Tom's dog is a pretty good swimmer.
Peki, biri iyi olmak zorunda.
- Well someone has to be good.
Peki iyi haber nedir?
- So what's the good news?
When we are happy, we are always good, but when we are good, we are not always happy.