His conduct is above suspicion.
- Onun davranışı şüphe üzerinedir.
The bullet entered above the knee.
- Mermi dizin üzerine girdi.
It is improper to impose sanctions upon the union.
- Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.
The rain fell soundlessly upon the jungle.
- Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
She wept over her son's death.
- Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
- Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
Quick, hold onto this tree.
- Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.
He is just passing the blame onto others.
- Suçu başkalarının üzerine atıyor sadece.
The flight attendant apologized for spilling hot coffee on Tom.
- Uçuş görevlisi Tom'un üzerine sıcak kahve döktüğü için özür diledi.
The flight attendant accidentally spilled some hot coffee on Tom.
- Uçuş görevlisi yanlışlıkla Tom'un üzerine biraz sıcak kahve döktü.
Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
- Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
We can't help Tom with that.
- Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
Thereupon he let the cat out of the bag.
- Bunun üzerine baklayı ağzından çıkardı.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
Bardağı masanın üstüne koy!
- Bardağı masanın üzerine koy!