özgürlükler

listen to the pronunciation of özgürlükler
Türkisch - Englisch
freedoms

There are few places in the world that give you such freedoms. - Dünyada size böyle özgürlükler veren çok az yer vardır.

They hate your freedoms. - Onlar özgürlüklerinden nefret ediyorlar.

plural of freedom
özgürlük
liberty

They fought for their liberty. - Onlar özgürlükleri için savaştılar.

We must respect individual liberty. - Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.

özgür
free

Everyone is free to contribute. - Herkes katkıda bulunmakta özgürdür.

America fancies itself the world's freest nation. - Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.

özgürlük
(Hukuk) freedom

There is no freedom for the ignorant. - Cahil için özgürlük yoktur.

The greatest happiness lies in freedom. - En büyük mutluluk, özgürlükte yatar.

özgürlük
{i} independence
özgür
{s} independent

When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely. - Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.

She's a smart and independent girl. - O, akıllı ve özgür bir kız.

özgürlük
freedom, liberty, latitude hürriyet, serbesti
özgürlük
freedom, liberty
medeni özgürlükler
(Politika, Siyaset) civil liberties
özgür
(deyim) fancy free
özgür
liberal

Senator Kerry was considered a liberal. - Senatör Kerry bir özgürlükçü olarak kabul edildi.

He's had a liberal upbringing. - O, özgürlükçü bir terbiye aldı.

özgür
(deyim) scot free
özgür
footloose
özgürlük
emancipation
özgürlük
permissiveness
özgür
at liberty

I'm not at liberty to discuss it. - Bunu tartışmak için özgür değilim.

Are you at liberty to talk? - Konuşmaya özgür müsün?

özgürlük
latitude
özgürlük
lib

He's had a liberal upbringing. - O, özgürlükçü bir terbiye aldı.

The Statue of Liberty is the symbol of America. - Özgürlük anıtı Amerika'nın sembolüdür.

özgür
freebsd
özgür
emancipated
temel hak ve özgürlükler kanunu
(Hukuk) rule of law and fundamental freedoms
Özgür
(isim) Free, independent
özgür
free; liberated serbest, hür
özgür
latitudinarian
özgür
at large
özgür
unfettered
özgür
exempt
özgür
liberty

Lincoln granted liberty to slaves. - Lincoln kölelere özgürlük verdi.

We must respect individual liberty. - Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.

özgür
rakish
Türkisch - Türkisch

Definition von özgürlükler im Türkisch Türkisch wörterbuch

Özgür
hür
Özgürlük
hürriyet
özgür
Toplumsal baskılara, özellikle görgü kurallarına boyun eğmeyen, tavır ve davranışlarında serbest olan
özgür
Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir yönetime bağlı olmayan, bağımsız, hür (ulus, ülke)
özgür
Siyasi bir güç tarafından denetlenmeyen, engellenmeyen
özgür
Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan
özgür
Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir yönetime bağlı olmayan, bağımsız, hür
özgür
Başkasının kölesi olmayan, hür
özgür
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, serbest, hür: "Muallim Naci'den önceki çevirmenler de çok özgür bir çeviriden yanadırlar."- S. Birsel
özgür
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, serbest, hür
özgür
Tutuklu olmayan, hür
özgürlük
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî
özgürlük
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî: "... her çeşit baskı, sanatın özgürlüğünü yok eder."- Y. N. Nayır
özgürlük
Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet
özgürlükler
Favoriten