She can't even harm a fly.
- O bir sineğe bile zarar veremez.
Do you think television does children harm?
- Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
Smoking does damage your lungs.
- Sigara içmek akciğerlerinize zarar verir.
The drought damaged all the crops there.
- Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
Urban sprawl is environmentally damaging.
- Kentsel yayılım çevresel olarak zarar verir.
Pollution is damaging our earth.
- Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.
You're going to wreck your eyesight if you play games all the time.
- Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.
This scandal has severely damaged the public image of our company.
- Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
They've been damaged.
- Onlara zarar verildi.
Alcohol damages the liver.
- Alkol karaciğere zarar verir.