They crossed the vast continent on foot.
- Onlar yürüyerek büyük kıtayı geçtiler.
How many minutes does it take to get to the JR station on foot?
- JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer?
From there I continued my way by foot.
- Oradan yürüyerek yoluma devam ettim.
My brother isn't waiting for the bus, he's going by foot.
- Erkek kardeşim otobüs beklemiyor, o yürüyerek gidiyor.
We've walked all around the lake.
- Biz gölün etrafında yürüdük.
She likes to walk alone.
- O tek başına yürümeyi sever.
Walking is good exercise.
- Yürümek iyi egzersizdir.
Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.
Do not walk outside this area.
- Bu alanın dışında yürümeyin.