umur

listen to the pronunciation of umur
التركية - الإنجليزية
minding
caring

I stopped caring about what Tom thinks a long time ago. - Tom'un uzun zaman önce düşündüğünü umursamayı bıraktım.

No one is caring for this patient. - Hiç kimse bu hastayı umursamıyor.

(isim) Affairs, matters, concern
concern
matters
matter of importance
minding, caring; matters, affairs
umur görmüş
experienced
umur etmek
to make a fuss over (something)
umur etmemek
not to care
umur etmemek
not to trouble about (something)
التركية - التركية
(Hukuk) İşler
(Osmanlı Dönemi) (Emir. C.) Emirler. İşler. Hususlar. Maddeler.(Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır. Bu mânilere ve bu şeytanlara karşı, ihlâs kuvvetine dayanmak gerektir. L
Aldırış etme, önem verme: "Kim aldırır? Annesi umurumda mıydı benim?"- A. İlhan. İşler: "Artık siyaset ve hükûmet umurunu erbabına bırak!"- Y. K. Karaosmanoğlu
Aldırış etme, önem verme
Emirler
umûr
(Osmanlı Dönemi) işler
umur bugay
çöpçüler Kralı, Hasip ile Nasip, işte Hayat gibi filmlerle TV dizisi Bizimkilerin senaryolarını yazan mizah ve senaryo yazarımız