O, bana göre üç yıl kıdemli.
- She is senior to me by three years.
Bana göre bir anlamı yok.
- It doesn't make sense to me.
Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git.
- Go say goodbye to them before they leave.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Sana hikayeyi kim anlattı?
- Who told the story to you?
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Tom bize yazacağını söyledi.
- Tom said he would write to us.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor.
- How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
O elbiseyi buna tercih ederim.
- I prefer that dress to this one.
Buna asla alışmayacağım.
- I'll never get used to this.
It wasn't me.
Come with me.
Can you hear me?.
Me and my friends played a game.
Wilfred Owen (1893–1918), The Letter - And give us back me cigarette!.
He gave me this.