الإنجليزية - التركية
تعريف to hurt, injure في الإنجليزية التركية القاموس.
- harm
- {i} zarar
Sosyal ağlarda zararsız bir kişi gibi görünen bir katil olabilir.
-There may be a killer who looks harmless in any social network.
Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
-It can harm your eyes to read in the sun's light.
- harm
- {f} kötülük etmek
- harm
- {f} zarar vermek
Tom'un niyeti zarar vermek değildi.
-Tom didn't mean any harm.
Size zarar vermek istemiyoruz.
-We don't mean you any harm.
- harm
- {f} incitmek
Seni asla incitmek istemedim.
-I never wanted to harm you.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
-Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
- harm
- kötülük yapmak
- harm
- halel getirmek
- harm
- zararı dokunmak
- harm
- zararı olmak
- harm
- zeval vermek
- harm
- dokunca
- harm
- fenalık yapmak
- harm
- zarara sokmak
- harm
- hasar
- harm
- kötülük
Hiç kimse sana kötülük etmeyecek.
-No one will harm you.
O iyilikten çok kötülük yapar.
-It does more harm than good.
- harm
- ziyan
- to injure
- zarar vermek
- harm
- (isim) zarar, hasar, kötülük, felâket
- harm
- (Askeri) ZARAR, FENALIK
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to hurt, injure في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {v} harm
- to injure
- {v} wrong
- to injure
- {v} disadvantage
المصطلحات ذات الصلة
to hurt, injure
الواصلة
to hurt, in·jureالنطق
Resimler
المفضلات