Onlar ya barakada ya da mağarada.
- They're either in the shed or in the den.
Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini kimse inkar edemez.
- No one can deny the fact that the earth is round.
Kara delikler çok yoğundur.
- Black holes are very dense.
Red Dragon tanınmış bir kumar ve esrarkeş batakhanesi.
- The Red Dragon is a well-known gambling and opium den.
She is fresh from college, so she has no experience.
- O üniversiteden yeni mezundur, bu yüzden hiç deneyimi yok.
Winds from the sea are humid.
- Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
The river which flows through London is called the Thames.
- Londra'dan akan nehre Thames denir.
Tom is out of my league.
- Tom benim dengim değil.
I'm trying to get out of here.
- Ben buranın dışına çıkmayı deniyorum.
It is no more than half a mile to the sea.
- Denize yarım milden daha fazla değil.
They killed more than three thousand sailors.
- Onlar üç binden fazla denizciyi öldürdü
He lost his balance and fell off his bicycle.
- Dengesini kaybedip bisikletten düştü.
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
- Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
- Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.
... SANFT DEN STROM HINAB! ...