All sorts of rumors were floating around about her.
- Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
He had every reason for doing so.
- Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
She likes all kinds of sports.
- O her türlü spor sever.
We have all kinds of time.
- Her türlü zamanımız var.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
I could not have done otherwise.
- Başka türlü yapamazdım.
Tom can't really do much else.
- Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz.
The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.
- Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.