sözcü

listen to the pronunciation of sözcü
التركية - الإنجليزية
spokesman

The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape. - Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.

Tom is now the spokesman for environmental groups. - Tom şimdi çevre gruplarının sözcüsüdür.

mouthpiece
speaker

Some German words are extremely difficult to pronounce for an English speaker, for example: Streichholzschächtelchen. - Bazı Almanca sözcükleri telaffuz etmek, İngilizce konuşan biri için son derece zordur örn. Streichholzschächtelchen

The speaker's comments were highly offensive. - Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.

rapporteur
prov. talker
announcer
coryphaeus
public speaker
public spokesman
التركية - التركية
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse: "Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu."- H. Taner
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
Bir komisyonun verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp genel kurul karşısında savunmakla görevlendirilen üye, raportör
raportör
(Osmanlı Dönemi) vekil
sözcü
المفضلات