sönmek

listen to the pronunciation of sönmek
التركية - الإنجليزية
(for a sound) to grow faint
to lose its luster, lose its attractiveness; to lose one's vitality; to go into a decline
be extinguished
be on the wane
(for a passion, anger) to die down, diminish
to go out, to be out, to blow out; to burn (itself) out; to be deflated; (yanardağ) to become extinct; to die, to wither
to disappear; to come to an end
(for a tire) to go flat; (for a balloon) to deflate, lose air and collapse
deflate
die down
die away
burn out
(for a fire) to die down or go out; (for a light) to fade or go out
go off
go out
diminish in intensity
fizzle out
extinguish
go
dim
expire
out
die
fade away
blow out
wither
wane
eclipse
collapse
sönmek (ışıklar/kalorifer)
go off
sönme
extinction
sönme
(Tıp) fade
sönme
eclipse
sön
fizzle out
sön
die away
sönme
deflation
yavas yavas sönmek
slowly extinguished
(alev) titreyip sönmek
sputter out
(penis) sönmek
(Argo) (penis) go soft
(penis) sönmek
(Argo) (penis) become soft
ikbali sönmek
for (one's) star to set/be on the wane, for (one's) fortunes to be on the decline
sabun köpüğü gibi sönmek
(for something pretentious or imposing) to vanish like a burst bubble, fall down like a house of cards; (for someone) to get the wind taken out of his sails
sönme
extinction, deflation
yanıp sönmek
wink
yıldızı sönmek
to be washed up
yıldızı sönmek
fall from favour
yıldızı sönmek
1. to fall from favor. 2. (for a once-famous person) to become forgotten
التركية - التركية
Tükenmek, yok olmak, yitmek
Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek: "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü."- R. N. Güntekin
Hava veya başka bir gaz ile şişirilmiş bir şeyin havası kaçıp şişkinliği inmek
Yanardağ etkinliğini yitirmek
Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak, parlaklığını, ışığını yitirmek
Dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek
Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak, parlaklığını, ışığını yitirmek: "Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu."- T. Buğra
Etkinliğini yitirmek
Ses duyulmaz olmak
Duygular dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek: "Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi."- Ö. Seyfettin
Duyulmaz olmak
Tükenmek, yok olmak, yitmek: "Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden arta kalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş."- S. Birsel
Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek
geçmek
sönme
Sönmek işi
sönmek
المفضلات