الإنجليزية - التركية
تعريف not quite في الإنجليزية التركية القاموس.
- pek sayılmaz
- tam değil
- tam olarak değil
- almost
- hemen hemen
Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
-Tom can drive almost any kind of vehicle.
Hemen hemen hiç iştahım yok.
-I have almost no appetite.
- almost
- az daha
Az daha treni kaçırıyordum.
-I almost missed the train.
- almost
- neredeyse
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
-The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg neredeyse bir kazanova.
-The founder of Facebook, Mark Zuckerberg, is almost a casanova.
- not quite the thing
- (deyim) yapilmasi uygun gorulmeyen ,adet olmayan
- not quite understand
- tam olarak anlayamamak
- almost
- yaklaşık olarak
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
-The novel has sold almost 20,000 copies.
- almost
- adeta
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
-Tom almost looks like a girl.
- almost
- az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az
- almost
- az kalsın
Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum.
-I almost believed what Tom said.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
-Tom almost got hit by a car.
- hes not quite right in the head.
- hes oldukça kafasına doğru değil
- almost
- hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti
- this is not quite fresh
- bu taze değil
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف not quite في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- Almost, very nearly
- not entirely, not completely; not necessarily
- almost
not quite
التركية النطق
nät kwaytالمتضادة
quiteالنطق
/ˈnät ˈkwīt/ /ˈnɑːt ˈkwaɪt/
Resimler
فيديوهات
... RAGHAV BAHL: That's not quite taken off again, because the ...
... are still pretty large, not quite as large as the US, but ...
المفضلات