mantıklı

listen to the pronunciation of mantıklı
التركية - الإنجليزية
rational

Man is a rational animal. - İnsan mantıklı bir hayvandır.

Man is a rational being. - İnsan mantıklı bir varlıktır.

logical

You have a very logical way of thinking. - Çok mantıklı bir düşünme tarzın var.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

sensible

Tom decided that it wouldn't be sensible to try to cross the old rope bridge. - Tom eski halat köprüyü geçmeye çalışmanın mantıklı olmayacağına karar verdi.

I'm supposed to be sensible human. - Benim mantıklı bir insan olmam gerekiyor.

plausible

Tom's hypothesis is plausible. - Tom'un hipotezi mantıklıdır.

Your hypothesis is plausible. - Sizin hipotez mantıklı.

likely

Tom will likely be reasonable. - Tom muhtemelen mantıklı olacaktır.

Tom is likely to be sensible. - Tom muhtemelen mantıklı olacak.

just

This just doesn't make sense. - Bu sadece mantıklı olmuyor.

I just thought Tom might talk some sense into Mary. - Ben sadece Tom'un Mary ile mantıklı konuşabileceğini düşündüm.

valid

With all due respect, I think they both had valid points. - Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

logical; marked by logic
reasonable

You should be more reasonable. - Daha mantıklı olmalısın.

Try and come up with a more reasonable excuse next time. - Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.

(person) who possesses good judgment, very sensible; logical
legitimate
logical, reasonable, rational, sensible, level-headed, advisable, sane
level-headed
common sensical
level
coherent
makes sense
level headed
wise

It is wise to save money for a rainy day. - Kötü gün için para biriktirmek mantıklı.

I think that might be wise. - Sanırım o mantıklı olabilir.

judicious

What is important is that they use their vote judiciously. - Önemli olan oylarını mantıklı bir şekilde kullanmalarıdır.

logically

What am I supposed to say when he puts it so logically? - O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?

I'm not good at thinking logically. - Mantıklı düşünmek konusunda iyi değilim.

feasible
clear-sighted
right in one's head
lucid
philosophical
conservative
sane
levelheaded
clear-headed
advisable
prudent
(deyim) it figures
sensical
mature
hardheaded
mantık
logic

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

That's reversing the logical order of things. - Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.

mantıklı düşünme sistemi
dialectics
mantıklı olmak
make sense

It doesn't have to make sense. - O mantıklı olmak zorunda değil.

mantıklı olma
sanity
mantıklı olmak
Be logical
mantıklı açıklama
rationale
mantıklı bir açıklama
a likely explanation
mantıklı bir biçimde
rationally

People don't always behave rationally. - İnsanlar her zaman mantıklı bir biçimde davranmaz.

People don't always act rationally. - İnsanlar her zaman mantıklı bir biçimde hareket etmezler.

mantıklı davranmak
reason
mantıklı düzen
sequacity
mantıklı düşünen kimse
reasoner
mantıklı düşünme
reasoning
mantıklı konuşmak
talk sense
mantıklı olarak
reasonably
mantıklı yorumlama
dialectic
mantık
{i} reason

Try and come up with a more reasonable excuse next time. - Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.

Your suggestion seems reasonable. - Önerin mantıklı görünüyor.

mantık
rationale
mantık
rhyme or reason
mantık
logics
bu fiyat hiç mantıklı değil
The price is not reasonable
mantık
dialectic
mantık
reasoning
mantık
rationality
mantık
logic; reason, sense
mantık
reason, sense, good judgment
التركية - التركية
Mantığa uygun davranan
Mantığa uygun, akla uygun, mantıksal, mantıki
MANTIK
(Osmanlı Dönemi) (İntak. dan) Konuşturan, söyleten
MANTIK
(Osmanlı Dönemi) Akıl, nutuk, söz
MANTIK
(Osmanlı Dönemi) Doğru muhakeme ve doğru düşünceyi öğreten ilim. Akıl kaidesi
Mantık
eseme
Mantık
lojik
mantık
Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi
mantık
Doğru düşünme sanatı ve bilimi: "Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada."- N. Cumalı
mantık
Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi: "Ali Rıza bey gerçi bir vakit bu mantığa kulak vermiyor göründü."- R. N. Güntekin
mantık
Doğru düşünme sanatı ve bilimi
mantık
Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi