Hearing the joke, he burst into laughter.
- Fıkrayı duyduğunda, kahkahaya boğuldu.
The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
I couldn't help laughing out.
- Kahkahayla gülmek elimde değildi.
The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
I'm so busy laughing and crying every day I don't have time to study.
- Her gün kahkaha atmakla ve ağlamakla çok meşgulüm bu yüzden ders çalışmak için zamanım yok.
The boy was not humiliated by the laughter of his classmates.
- Çocuk, sınıf arkadaşlarının kahkahalarından gocunmadı.
The young man burst into laughter.
- Genç adam kahkahalara boğuldu.