kırpmak

listen to the pronunciation of kırpmak
التركية - التركية
Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak: "Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi."- Ö. Seyfettin
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
Kesinti yapmak, tutumlu davranmak: "Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm."- Y. Z. Ortaç
Kesinti yapmak, tutumlu davranmak
Açıp kapamak, kıpmak
kırpma
Kırpmak işi