التركية - الإنجليزية
تعريف havla في التركية الإنجليزية القاموس.
- barking
- yap away
- make barking sounds
- {f} yap
- {f} bark
His bark is worse than his bite.
-Havlayan köpek ısırmaz.
Dogs that bark don't bite.
-Havlayan köpek ısırmaz.
- made barking sounds
- yelp
- yip
- havlamak
- bark
This dog is trained to bark at strangers.
-Bu köpek yabancılara havlamak için eğitiliyor.
This dog is conditioned to bark at strangers.
-Bu köpek yabancılara havlamak için eğitilir.
- havlamak
- yelp
- havlamak
- howl
- havlamak
- woof
- havlamak
- yap
- havlamak
- bay
- hav
- fluff
- hav
- pile
- hav
- floss
- havlamak
- to bark, to bay, to woof
- havlamak
- to bark, woof, or bay
- havlamak
- give mouth
- hav
- fuzz
- hav
- nap, pile (of cloth)
- hav
- nap
- hav
- down
It will cool down tonight.
-Hava bu gece soğuyacak.
The car broke down on the way to the airport.
-Araba havalimanına giderken bozuldu.
- hav
- nap, pile, down, fuzz
- havlamak
- yawp
- havlamak
- yip
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف havla في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- HAV
- hepatitis A virus
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف havla في التركية التركية القاموس.
- HAVLA'
- (Osmanlı Dönemi) Gözü şaşı olan kadın. Müz: Ahvel
- havlamak
- Köpek bağırmak, ürümek: "Ardından yüz köpek havlamayan kurt, kurt değildir."- Atasözü
- HAV
- (Osmanlı Dönemi) Şeftâli gibi bazı meyvelerin üzerlerinde bulunan ince tüy
- HAV
- (Osmanlı Dönemi) Çuha ve buna benzer kumaşların ters yüzlerinde bulunan tüy
- Havlamak
- ürümek
- hav
- Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri
- hav
- Keçenin pişirilmesi sırasında ortaya çıkan değersiz yün parçaları
- hav
- Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy
- hav
- Kumaş yüzeyindeki tüycükler ve bunların uçuntuları
- hav
- Kadife, çuha, yün gibi kumaşların yüzeyindeki ince tüy
- hav
- Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü
- havlamak
- Bağırmak, ürümek