having an assignable arithmetical or numerical value or meaning; not imaginary

listen to the pronunciation of having an assignable arithmetical or numerical value or meaning; not imaginary
الإنجليزية - التركية

تعريف having an assignable arithmetical or numerical value or meaning; not imaginary في الإنجليزية التركية القاموس.

real
{s} gerçek

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

O gerçekten akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

real
{s} hakiki

Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum. - Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır. - Real women have curves.

real
{s} reel

x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz. - Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.

Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar. - Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.

real
{s} asıl

Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder. - Examinations interfere with the real purpose of education.

İnsanların bir şey yapmalarında genelde iki neden vardır: İyi bir neden ve asıl neden. - People usually have two reasons for doing something: a good reason and the real reason.

real
real property mülk
real
gerçekten çok

Sen gerçekten çok kibarsın. - You're really too kind.

Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim. - I really missed you when you were in France.

real
the real thing esaslı şey
real
(isim) real [fin.]
real
mülk
real
{s} etkin
real
{s} sabit

x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz. - Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.

real
has

Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor. - Mary isn't really sick. She's just faking it.

Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı. - I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.

real
sahici
real
real image gerçek gürüntü
real
{s} asıl: the real problem asıl sorun. his real aim onun asıl amacı
real
gerçekten

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

real
(zarf) gerçekten, sahiden, cidden
real
{s} aktif
الإنجليزية - الإنجليزية
real
having an assignable arithmetical or numerical value or meaning; not imaginary

    الواصلة

    ha·ving an as·sign·a·ble ar·ith·met·i·cal or nu·me·ri·cal val·ue or meaning; not im·ag·i·na·ry

    النطق

المفضلات