A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
- Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.
Patients often die simply because they yield to their diseases.
- Hastalar çoğunlukla sadece hastalıklarına boyun eğdikleri için ölürler.
Make sure that the sick are properly cared for.
- Hastalara uygun şekilde bakıldığından emin ol.
He intends to devote his life to curing the sick in India.
- O, hayatını Hindistan'daki hastaları tedavi etmeye adamak istiyor.
The dog seems to have been sick.
- Köpek hasta gibi görünüyor.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
I could not go to the party because of illness.
- Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
I hear he has been ill since last month.
- Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.
The ailing aunt let out a sigh.
- Hasta teyze iç çekti.
Do I look like an invalid?
- Hasta gibi mi görünüyorum?
She made believe that she was sick.
- O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
The patient made a full recovery.
- Hasta tamamen iyileşti.
I was crazy about that boy.
- Ben o delikanlıya hastaydım.
The patient lost his patience.
- Hasta sabrını kaybetti.
One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
- Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
A healthy person is a poorly examined sick person.
- Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
Why did they put Tom in a nuthouse?
- Neden Tom'u bir akıl hastanesine koydular?
It's not a nuthouse, it's a psychiatric hospital.
- Bu bir akıl hastanesi değil, bu bir psikiyatri hastanesi.
Tom was admitted into the hospital.
- Tom hastaneye kabul edildi.
His long sickness ran him into debt.
- Onun uzun hastalığı onu borçlandırdı.
He looks like a sick person.
- O hasta bir kişi gibi görünüyor.
That sick person's life is in danger.
- O hasta kişinin hayatı tehlikede.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
The dog seems to be sick.
- Köpek hasta gibi görünüyor.
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
Take this medicine in case you get sick.
- Hastalanırsan bu ilacı al.
He came to school even though he was unwell.
- O, hasta olmasına rağmen okula geldi.
I saw many patients at the hospital, some of whom were badly injured.
- Hastanede bir sürü hasta gördüm, onlardan bazıları kötü şekilde yaralanmıştı.
My mother is sick with a bad cold.
- Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.
She was still weak after her illness.
- O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
The sickness has weakened your organism.
- Hastalık, organizmanızı zayıf düşürdü.
He hasta visit the doctor.