girdiler

listen to the pronunciation of girdiler
التركية - الإنجليزية
I.N.S
ins
(Ticaret) input
(Bilgisayar) entries

We look forward to your entries. - Girdileriniz için can atıyoruz.

A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters. - Bir çalışma, Wikipedia'nın sağlık ve tıp konularındaki girdilerinin yüzde 90'ının hatalı olduğunu buldu.

girdi
input
gir
come in

We didn't hear you come in. - İçeri girdiğini duymadım.

She beckoned me to come in. - O bana içeri girmem için işaret etti.

girdi
{i} entry
gir
(Bilgisayar) sign in
gir
(Bilgisayar) retype
girdi
(Ticaret) inputs
girdi
(Bilgisayar,Teknik) input variable
girdi
(Biyokimya) intake
girdi
(Bilgisayar) entries

We look forward to your entries. - Girdileriniz için can atıyoruz.

A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters. - Bir çalışma, Wikipedia'nın sağlık ve tıp konularındaki girdilerinin yüzde 90'ının hatalı olduğunu buldu.

girdi
(Bilgisayar) input/output
girdi
(Bilgisayar) input data
gir
incur
gir
got into

Would you mind telling me how you got into my office? - Sakıncası yoksa ofisime nasıl girdiğini bana söyler misin?

He got into this school in September last year. - Geçen yıl eylül ayında bu okula girdi.

gir
get into

Tom tried to get into the locked room. - Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.

Tom studied hard so he could get into college. - Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.

gir
fallen under
gir
{f} enter

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what? - İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?

For our children to be safe, please do not enter adult sites. - Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.

gir
gone into
gir
fell under
gir
fall under
gir
go into

Let's not go into details. - Ayrıntıya girmeyelim.

I saw him go into the toilet a few minutes ago. - Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.

gir
went into
girdi
entered

My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room. - Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni farketmedi.

I entered someone else's room by mistake. - Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.

girdi
stepped into
girdi
walked into
girdi
to input
ekonomik girdiler
(Ticaret) economic inputs
girdi
data
التركية - التركية

تعريف girdiler في التركية التركية القاموس.

Girdi
(Hukuk) İNPUT
GÎR
(Osmanlı Dönemi) f. (Giriften) "Tutmak, yakalamak" mastarının emir köküdür. Türkçedeki: yapan, tutan, tutucu, dağılan, yayılan gibi mânalara gelir. Kelimenin sonuna eklenir
girdi
Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve iş gücü, çıktı karşıtı
girdi
Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve iş gücü, çıktı karşıtı: "Devlet işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır."- Anayasa
girdiler
المفضلات