O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
Ben sınavı zorlukla geçtim.
- I passed the examination with difficulty.
Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
- This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.
- We can get over the problem without difficulty.
Sorunu çözmede zorluk çektim.
- I had difficulty working out the problem.
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
- I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Büyük zorluklar onun başarı yolunda duruyor.
- The great difficulties stand in the way of its achievement.
We faced a difficulty.
... that I play with in this book is called desirable difficulty. ...
... near the major religious monuments difficulty palace was the residents of ...