Askerin savaşlardan kalan hiç yara izi yoktu.
- The soldier never got scars from battles.
Yunanların hiçbiri savaşlarda Aşil'den daha iyi değildi.
- No one of the Greeks was better in battles than Achilles.
O, muharebede yaralandı.
- He was wounded in battle.
Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
- Battle's never proven peace.
Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
- He cheated death many times on the battlefield.
Kısa bir çatışmadan sonra kasabayı ele geçirdik.
- We seized the town after a short battle.
Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
- Tom escaped the gun battle alive and well.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.
- Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease.
Gerçekten bir kavga istemiyorum.
- I really don't want a battle.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.
- Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease.
Sen bütün çarpışmaları kazanabilirsin ama savaşı kaybedebilirsin.
- You can win all the battles yet lose the war.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.
The cavalry, by way of distinction, was called the battle, and on it alone depended the fate of every action. - William Robertson.
... I know that the american people are not interested in refighting old battles ...
... the battles that need to be Paul not those the terrace performer from us ...