الإنجليزية - التركية
تعريف a candidate or member of parliament, who is not a member of a political party في الإنجليزية التركية القاموس.
- independent
- {s} bağımsız
O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.
-At that time, Mexico was not yet independent of Spain.
Onun o kadar üzerinde titrememelisin. O bağımsız olmayı öğrenmeli.
-You shouldn't coddle her so much. She needs to learn to be independent.
- independent
- {s} özgür
Ben daha özgür olmak istiyorum.
-I want to be more independent.
O, akıllı ve özgür bir kız.
-She's a smart and independent girl.
- independent
- {s} hür
- independent
- {s} serbest
- independent
- bağımsız olmak
Gençler ailelerinden bağımsız olmak istiyorlar.
-Teenagers want to be independent of their parents.
John ailesinden tamamen bağımsız olmak istedi.
-John wanted to be completely independent of his family.
- independent
- independentlybağımsız olarak
- independent
- birbirini etkilemeden
- independent
- {s} maddi yönden bağımsız
- independent
- {s} başına buyruk
Büyük annem başına buyruk birisidir.
-My grandma is a very independent person.
Tom çok başına buyruktu.
-Tom was very independent.
- independent
- {s} (ekonomik açıdan) bağımsız, kendi geliri ile geçinebilen
- independent
- {s} kendi geçimini sağlayan
- independent
- (Askeri) MÜSTAKİL GEMİ: Donanma kontrolu altında tek başına ve bir harp gemisinin refakati olmaksızın seyreden bir ticaret gemisi
- independent
- bağımsız kimse
- independent
- kendi geliri ile geçinebilen
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a candidate or member of parliament, who is not a member of a political party في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- independent
a candidate or member of parliament, who is not a member of a political party
الواصلة
a can·di·date or Mem·ber of parliament, who I·s not a Mem·ber of a po·li·ti·cal par·tyالنطق
Resimler
المفضلات