çuval

listen to the pronunciation of çuval
التركية - الإنجليزية
{i} sack

To make a mattress for camping, we stuffed a sack with straw. - Kamp için yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.

It is hard for an empty sack to stand straight. - Boş bir çuvalın dik durması zordur.

carryall
gunny
gunny bag
slang fat (person)
bag
holdall
poke
linen bag
gunnysack
gunny sack
the sack

Tom reached into the sack and pulled out some coins. - Tom çuvala uzandı ve biraz madeni para çıkardı.

Layla put the money in the sack. - Leyla parayı çuvala koydu.

hopsack
çuval dikme makinesi
sack sewing machine
çuval bezi
bagging
çuval bezi
pack cloth
çuval bezi
gunny
çuval bezi
sacking
çuval bezi
sackcloth, sacking, burlap
çuval bezi
sacking, hessian
çuval bezi
hessian
çuval bezi
sackcloth
çuval bezi
burlap
çuval dolusu
sackful
çuval gibi
baggy, loose
çuval gibi
1. rough (material). 2. loose, untidy (clothes)
çuval konveyörü
bag conveyor
çuval yarışı
sack race
çul çuval
haircloth sack
bir çuval inciri berbat etmek
to foul things up but
bir çuval inciri berbat etmek
upset smb.'s apple
bir çuval inciri berbat etmek
to upset the applecart
polietilen çuval
polyethylene sack
sıçan olmadan çuval delmek
to try to do advanced work while still a learner
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف çuval في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

bir çuval inciri berbat etmek
(deyim) Upset the applecart, upset somebody's apples
التركية - التركية
Bir çuvalın alabileceği miktar
Seyrekçe örülmüş büyük torba
Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba: "Yere serilmiş dört çuval üstünde çerçici ufak tefek ve çeşit çeşit neler dizmişti?"- R. H. Karay
Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba
Bir çuvalın alabileceği miktar: "Yanımızda, ne olur ne olmaz diye alınmış yarım çuval peksimet vardı."- H. E. Adıvar
(Osmanlı Dönemi) HIŞAŞ
(Osmanlı Dönemi) KA'D
(Osmanlı Dönemi) LÜDD
telis
teliz
kelete
haral
çuval
المفضلات