a violent occurrence

listen to the pronunciation of a violent occurrence
İngilizce - Türkçe

a violent occurrence teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

trouble
{i} sorun

Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok. - I have nothing to do with their troubles.

Yeni hükümetin malî sorunları var. - The new government has financial troubles.

trouble
dert

Bütün bu dertleri başına açtığım için üzgünüm. - I'm sorry to cause you all this trouble.

O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı. - She was always willing to help people in trouble.

trouble
zahmet

Zahmetin için teşekkür ederim. - Thank you for your trouble.

O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı. - She took the trouble to meet her friend at the airport.

trouble
{f} 1. rahatsız etmek, tedirgin etmek: The approaching storm troubled the ship's crew. Yaklaşan fırtına geminin tayfasını tedirgin etti. The
trouble
başını ağrıtmak
trouble
müşkül
trouble

Karanlıktı, bu yüzden Tom cadde işaretini okumada sıkıntı çekti. - It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.

İşle ilgili biraz sorunum var. - I had some trouble with the work.

trouble
rahatsızlık
trouble
sıkıntı

Kesinlikle sıkıntılarımız olacak. - We'll have troubles for sure.

Bana daha fazla sıkıntı verme. - Don't give me any more trouble.

trouble
kötü taraf
trouble
(sosyal/siyasal) düzensizlik
trouble
zorluk

Jenny Japonca çalıştığından Japonya'da zorluk çekmedi. - Having studied Japanese, Jenny had no trouble in Japan.

Sana zorluk çıkarmak istemiyorum. - I don't want to trouble you.

trouble
{i} meşakkat
trouble
{f} üzülmek
trouble
get into trouble belaya çatmak
trouble
{f} dert etmek
trouble
{i} huzursuzluk
trouble
{f} rahatsız etmek
trouble
{f} üzmek
trouble
{f} bulandırmak
İngilizce - İngilizce
trouble
a violent occurrence

    Heceleme

    a vi·o·lent oc·cur·rence

    Türkçe nasıl söylenir

    ı vaylınt ıkırıns

    Telaffuz

    /ə ˈvīlənt əˈkərəns/ /ə ˈvaɪlənt əˈkɜrəns/