öylesine

listen to the pronunciation of öylesine
Türkçe - İngilizce
so, so very, so exceedingly
slight
such

It was such a hot day that we went swimming. - Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.

Such was Linda's disappointment that she burst into tears. - Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.

so, excessively
just because

Just because you can, doesn't mean you know how. - Öylesine yapabilirsin,bu nasıl yapıldığını bildiğin anlamına gelmez.

so
(deyim) for the hell of it
just for the hell of it
all that
that

My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room. - Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni farketmedi.

I don't know how to manage that large estate. - Öylesine büyük bir malikhâneyi nasıl idare edeceğimi bilmiyorum.

at random
so of
Türkçe - Türkçe
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok: "Göz öylesine alışır ki yeni yapılara, insan ne kadar kendini zorlasa, o boş arsanın nasıl olduğunu gözünün önüne getiremez."- N. Cumalı
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok
öylemesine
öylesine